Küresel enerji piyasalarında tansiyon yeniden yükseldi. Brent petrol, uluslararası piyasalarda uzun süredir korunmaya çalışılan 70 dolar psikolojik eşiğinin altına sarkarak, son aylardaki en sert düşüşünü kaydetti. Hem siyasi kararlar hem de arz yönlü sürpriz gelişmeler, piyasayı iki cepheden sıkıştırmış durumda.
Son işlem günlerinde %6’yı aşan değer kaybıyla Brent petrolün varil fiyatı 69,40 dolar seviyesine kadar çekildi. Bu sert düşüş, sadece enerji yatırımcılarını değil, aynı zamanda küresel büyüme beklentileriyle yakından ilgilenen ekonomistleri de alarma geçirdi.
Çift Taraflı Baskı: Hem Siyasi Gerilim Hem Arz Şoku
Fiyatlardaki bu ani düşüşün arkasında iki temel faktör var: ilki, ABD’nin ithalat vergilerini ciddi oranda artırmasıyla birlikte küresel ticarette yeniden baş gösteren güvensizlik. Diğeri ise petrol ihracatçısı ülkelerden gelen beklenmedik üretim artırımı kararı.
Washington yönetiminin, aralarında Çin, Vietnam ve Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelere yönelik yeni tarife adımları, sadece o ülkeleri değil, tüm dünya ticaretini etkileyen bir güven krizini tetikledi. Tüketim ve üretim beklentilerinin bu yüzden aşağı çekilmesi, enerji talebine dair projeksiyonları da sarsmış durumda.
Öte yandan, OPEC+ ülkelerinin mevcut arz politikasında yaptığı değişiklik, piyasada zaten kırılgan olan arz-talep dengesini altüst etti. Mayıs ayı itibarıyla devreye girecek olan üretim artışı, günlük 400 bin varili aşarak piyasa tahminlerinin çok üzerine çıktı.
Yatırımcı Algısı Değişiyor: Artık Risk Yükseliyor
Piyasalar açısından asıl mesele, bu gelişmelerin ne kadar kalıcı olacağı. Kısa vadeli bir türbülans mı yaşanıyor, yoksa petrol piyasası yeni bir fiyatlama dönemine mi giriyor?
Uzmanlara göre yatırımcılar artık fiyat artışından ziyade “aşağı yönlü kırılmalar” senaryolarına daha fazla ağırlık veriyor. Özellikle talep tarafındaki belirsizlikler — yani üretim, sanayi, taşıma ve enerji tüketimindeki olası daralmalar — fiyatlarda kalıcı bir baskı yaratabilir.
Yeni Dönemde Neler Bekleniyor?
Enerji piyasaları açısından önümüzdeki dönemin belirleyici sorusu şu: Arz fazlası büyümeye devam ederken, talep ne kadar dirençli kalabilecek?
Analistler, küresel çapta faizlerin yüksek seyrini koruduğu, büyümenin yavaşladığı ve jeopolitik risklerin artmaya devam ettiği bir ortamda, enerji tüketiminin beklentileri karşılamasının zor olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle Çin’de ekonomik toparlanmanın ivme kaybetmesi ve Batı’daki durgunluk sinyalleri, enerji piyasalarının genel havasını olumsuz etkiliyor.

Petrol fiyatlarının 70 doların altına gerilemesi, bazı kurumların tahminlerini de hızla revize etmesine neden oldu. Uluslararası bazı bankalar Brent fiyatlarında yıl içinde 65 dolar seviyelerinin test edilmesini olası görmeye başladı.
Bu tablo, enerji ihracatçısı ülkeler için gelir kaybı anlamına gelirken, net ithalatçı ülkeler açısından enflasyon üzerindeki baskının kısmen azalabileceği yorumlarına da neden oluyor. Ancak yine de fiyatlardaki düşüş, küresel ekonomik sağlığın iyiye gittiği anlamına gelmiyor — aksine büyümenin yavaşladığına işaret ediyor.
Son Söz: Enerji Piyasasında Yeni Bir Eşik Aşılmış Olabilir
Brent petrolün 70 doların altına sarkması, sembolik bir kırılma olmanın ötesinde yapısal bir değişimin habercisi olabilir. Ticaret politikalarındaki belirsizlikler ve arz yönetimindeki agresiflik, piyasaların daha temkinli ve kırılgan bir döneme girdiğini gösteriyor.
Yatırımcılar, kısa vadede teknik tepkilerle yükselişler yaşansa da, orta vadeli görünümde fiyat baskısının sürebileceğini hesaba katıyor. Enerji politikalarının yönü, ekonomik toparlanma senaryoları ve merkez bankalarının duruşu, bu yeni dönemin rotasını belirleyecek temel faktörler olacak.