Bakan, uzun yıllardır Türkiye’nin en büyük cari açık kalemlerinden biri olan petrol ve doğalgaz ithalatını azaltmak için sistematik ve çok katmanlı bir strateji yürüttüklerini ifade etti.
“Artık sadece enerji ithal eden değil, aynı zamanda kendi kaynaklarını üreten ve yöneten bir ülke olma yolundayız,” diyen Bayraktar, 2025 yılı itibarıyla Türkiye’nin enerji dönüşümünde önemli eşiğe yaklaştığını belirtti.
⚙️ Enerjide Dışa Bağımlılığın Bedeli: Her Litre, Her Metreküp Sayılıyor
Türkiye’nin yıllık enerji ithalatı, son yıllarda 50 ila 70 milyar dolar arasında değişen bir seviyede seyrediyor. Döviz kurundaki dalgalanmalar ve uluslararası enerji fiyatlarındaki oynaklık, cari açık üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Bu nedenle, Bayraktar’ın vurguladığı gibi, yalnızca daha fazla kaynak bulmak değil, aynı zamanda bu kaynakları sürdürülebilir şekilde işletmek de büyük önem taşıyor.
“Her keşif yalnızca bir ekonomik değer değil, aynı zamanda bir bağımsızlık adımıdır,” diyen Bayraktar, enerji ithalatına ödenen her doların içeride tutulmasının, sanayiden tarıma tüm sektörleri olumlu etkileyeceğini vurguladı.
🛢️ Sahada Yoğun Mesai: Karadeniz ve Güneydoğu’da Çift Yönlü Enerji Hamlesi
Bakanlığın yürüttüğü çalışmalar yalnızca Karadeniz gazı ile sınırlı değil. Bayraktar’ın açıklamasına göre;
- Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz sahalarında üretim kapasitesi artırılıyor.
- Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde (özellikle Gabar ve Cudi Dağları eteklerinde) yeni petrol rezervlerinin tespiti için sondaj faaliyetleri sürüyor.
- Mavi Vatan stratejisi kapsamında Doğu Akdeniz’de de potansiyel bölgeler sürekli analiz altında.
“Sadece masa başında değiliz, sondaj kuleleri gece gündüz çalışıyor,” diyen Bayraktar, Fatih, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemilerinin aktif olarak görevde olduğunu hatırlattı.
🔬 Enerji Bağımsızlığı Sadece Sondaj Değil, Teknolojiyle Mümkün
Bayraktar’ın açıklamalarındaki bir diğer önemli vurgu ise teknolojik bağımsızlık konusu oldu. Çünkü bir ülkenin sadece doğal kaynağa sahip olması yetmiyor; o kaynağı çıkaracak, işleyecek ve dağıtacak altyapıya da sahip olması gerekiyor.
Bakanlığa bağlı olarak çalışan TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) ve BOTAŞ, son yıllarda hem insan kaynağı hem de teknik donanım açısından güçlendirildi. Üniversitelerle işbirliği içinde yürütülen mühendislik ve jeofizik projeler, uzun vadeli enerji planlamasında yerlilik oranını yükseltmeyi hedefliyor.
“Enerji ithalatını azaltmanın yolu, sadece kuyudan çıkan petrolde değil, o kuyuyu işleten akıldadır,” ifadesiyle Bayraktar, enerji teknolojilerinde yerlileşmeye özel vurgu yaptı.
📊 Rakamlarla Türkiye’nin Enerji Gerçeği (2024 – 2025 Tahminleri)
Kategori | Değer |
---|---|
Yıllık enerji ithalatı | ~60 milyar $ |
Karadeniz gaz üretimi hedefi | 10 milyar m³ / yıl |
Gabar petrol sahası üretim hedefi | 100.000 varil / gün |
Yerlilik oranı (2025 hedefi) | %40’ın üzerine çıkmak |
Enerji sektörü istihdamı | 150.000+ kişi |
🌍 Küresel Denklemde Türkiye’nin Rolü: Enerji Koridorundan Enerji Üretene
Türkiye’nin coğrafi konumu itibarıyla doğu ile batı arasında bir enerji geçiş hattı rolü yıllardır sürüyor. TANAP, TürkAkım, Mavi Akım gibi projelerle bu pozisyon pekiştirilmişti. Ancak Bayraktar’ın verdiği mesaj artık daha büyük bir hedefe işaret ediyor:
Türkiye bu koridor olma özelliğini, üreten ve yöneten ülke statüsüyle birleştirmek istiyor.
“Artık sadece boru hattı geçiren değil, o borunun içini dolduran taraf da olmak istiyoruz,” sözleri bu stratejik vizyonun kısa özeti niteliğinde.
💬 Uzman Yorumları: Strateji Doğruysa, Siyasi İrade Kalıcı Olmalı
Enerji ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Erkan Dalkılıç’a göre Türkiye’nin enerji ithalatını azaltma hedefi yalnızca teknik değil, aynı zamanda siyasi bir irade meselesi:
“Sahada güçlü olmak önemli ama bunun sürdürülebilir olması için enerji politikalarının günlük değil, 10–20 yıllık vizyonla yürütülmesi gerekir. Bayraktar’ın açıklamaları, bu uzun vadeli perspektifin geliştiğini gösteriyor. Asıl soru, bu irade değişmeden devam ettirilebilecek mi?”
✅ Sonuç: Kuyulardan Sadece Enerji Değil, Gelecek de Çıkıyor
Bakan Bayraktar’ın, “petrol ve gaz ithalatını düşürecek faaliyetler içindeyiz” açıklaması, aslında yeni bir dönemin şifresini veriyor. Türkiye artık dışarıdan satın aldığı enerji yerine, kendi doğasını kazmaya ve kendi enerjisini üretmeye yöneliyor.
Bu yol uzun ve maliyetli olabilir. Ancak kazanımı yalnızca ekonomik değil; jeopolitik, stratejik ve toplumsal anlamda da büyük olabilir.
Türkiye için bu mücadele sadece bir kaynak meselesi değil; bir bağımsızlık projesi.
